Yıldızlı Gecede Uyku Yolculuğu

Bir varmış, bir yokmuş… Göz alıcı yıldızların parladığı, yumuşacık bulutların gökyüzünde dans ettiği bir gece varmış. Küçük Efe, her gece uyumakta zorlanırmış. Yatağa yattığında aklı hep oyunlarda, oyuncaklarında kalırmış. Annesi ona, “Efe, gözlerini kapat ve yıldızların arasında bir yolculuğa çıkmaya hazır ol,” demiş.

Efe önce şaşırmış ama annesinin sesi o kadar huzur vericiymiş ki, gözlerini kapatmış ve hayal etmeye başlamış. O anda odası yavaşça değişmeye başlamış. Tavanda parlayan yıldızlar gittikçe büyümüş ve birer ışık yolu haline gelmiş. Birden, minik ve yumuşacık bir bulut Efe’nin yanına gelmiş.

“Merhaba Efe, ben Rüya Bulutu! Bu gece seni büyülü bir yolculuğa çıkaracağım,” demiş.

Efe heyecanla bulutun üzerine atlamış ve yolculuk başlamış. Gökyüzünde süzülerek ilerlerken, etrafta dans eden yıldızları görmüş. Yıldızlar ona gülümseyerek göz kırpmış.

Biraz ilerlediklerinde, dev bir Ay Dağı’nın tepesine ulaşmışlar. Burada, uykuyu çok seven Uyku Perisi Luma onları bekliyormuş. Luma, sihirli fısıltılarla konuşuyormuş:

“Uykunun büyülü dünyasına hoş geldin Efe. Gözlerini biraz daha kapatırsan, en tatlı rüyalara doğru süzülebilirsin.”

Efe gözlerini hafifçe kapatınca, hafif bir esinti hissetmiş. Rüya Bulutu onu daha da yumuşak bir yere, en tatlı düşlerin olduğu yıldızlı yatağa bırakmış.

Efe’nin gözleri artık kapanmaya başlamış, annesinin sesi kulağında yankılanıyormuş:
“Hadi bakalım, tatlı rüyalar güzel yavrum…”

Efe derin bir nefes almış ve yıldızların altında tatlı rüyalara dalmış.

Ve masal burada bitmiş, herkes huzurlu bir uykuya dalmış.

Tatlı rüyalar, minik yıldız gezginleri…